Deneyim Odaklı Öğrenin.
Dijital teknolojilerin gelişmesi, şirketlerin de çalışma biçimlerini radikal bir anlayışla değiştirip dönüşmelerine sebep oldu. Geleneksel yöntemlerle yürütülen işlerin dijital dönüşüme dahil olması, yeni iş fırsatlarıyla beraber operasyon verimliliğini de doğurdu. Söz konusu fırsatları ve verimliliği arttırmak, kurumların dijital olgunluk seviyelerinin ne aşamada oldukları ile ilgilidir. Bundan dolayı, çalışma yaşamında dijital dönüşümü / dijital olgunluğu anlamak ve en iyi şekilde uygulamak gerekir. Ancak pratik uygulamalarda şirketler açısından dijital dönüşüm ve olgunluk aşamaları, ne yazık ki zaman zaman yanlış anlaşılıp istenmeyen sonuçlar doğurabiliyor. Kurumsal işletmeler için oldukça önemli olan dijital olgunluğun aşamalarına gelin daha yakından bakalım.
Dijital dönüşüm kavramında; sadece tek bir dijital teknolojinin tüm bir şirketi değiştirip dönüştüreceği konusunda yanlış bir algı söz konusu. Oysa gerçek bir dijital dönüşümden söz etmek için öncelikle şirketlerin çalışma ve düşünme şekillerinde değişimler yaratmaları gerekiyor. Bu şekilde gerçekleşen bir dijital dönüşüm, kurumlar için bir evrimin anahtarı niteliğindedir.
Geleneksel pazarlama sistemleri, iş akışları ve organizasyon yapıları dönüştürülmeden dijital dönüşümün sağlanması pek mümkün görünmüyor. Yeni teknolojileri, süreçleri ve stratejileri benimseyerek firmalar gerçek anlamda bir dijital olgunluğa ulaşabiliyor. Sadece son teknolojiyi kullanmak, bilindiği gibi dijital olgunluğu beraberinde getirmiyor. Bu yüzeysel bir bakış açısı çizmekten ileri gidemeyip oldukça da başarısız sonuçlara sebep olabiliyor. Dijital teknolojileri edinmek, elbette bir başlangıç noktası olabilir ancak dijital olgunluk için aşamaları ve modellerini uygulamak gerekir.
Genel olarak dijital olgunluk aşamaları, dijital yolculuğunuzda bir harita çizmek ve olgunluk düzeyinizi anlamak noktasında size yardımcı olur. Dijital olgunluk modeli olarak tek bir model yoktur ancak satış veya pazarlama alanında 4 aşamaya sahip modelden bahsedebiliriz. İşletmelerin özel durumlarına göre bu aşamalar değişim gösterebilse de aşamaları genel olarak 4 aşamada ele alabiliriz.
Dijital olgunluk aşamalarının en erken ve olgunlaşmamış dönemini ifade eder. İlk aşama için “yeni doğan” (nascent) ismi verilmiştir. Birinci aşamadaki öncelikli hedefler verilere ve kurumsal işbirliklerine güven oluşturmaktır. Bir anlamda teknik unsurlardan çok organizasyonel unsurların öne çıktığı bir aşamadır. Yöneticileri sürece katılımını sağlayarak veri kalitesi iyileştirilir. Bu aşamada; organizasyondaki ekipler arasındaki iş birliği arttırılmalıdır. Verilerin kalitesine güvenilmemesi gibi durumlarını ortadan kaldırılması gerekir. Verilere güven oluşturularak paydaşların da katılım sağlaması hedeflenmelidir.
İkinci dijital olgunluk aşaması, “gelişen aşaması“ (emerging) olarak adlandırılır. Bu aşamaya “test ederek öğrenme” aşaması da denilebilir. Yani ikinci aşamada daha fazla veri ve belge söz konusudur. Ölçeklendirilebilmek için belgelere bu aşamada ihtiyaç duyulur. Test etme süreci ise şirketin başarılı olup olamadığı alanları görmesini sağlar. Bu alanda gelişmekte olan şirketlerin denemeye açık, yeni teknolojileri öğrenmeyi amaçlaması beklenir. Mutlaka bu süreç belgelendirmeye ve ölçeklendirmeye yönelik olmalıdır.
Gelişen aşamanın ardından gelen “bağlı” (connected) aşamasında, verilere dayanan iş süreçleri artık gelir üretimine dönüşür. Bu süreçte üretkenlikte iyileşmeler yaşanır. Şirketler bu aşamada dijital dönüşümlerini kar veya satış fırsatlarına dönüştürebilir. Bu dijital olgunluk aşamasında şirkette herkes aşağı yukarı aynı dili konuşmaktadır. Yani dijital verilere ve dijital teknolojilere dair ortak hedefler konulmaktadır. İlk aşama geçilmiş olduğundan, ekipler iş birliği konusunda artık oldukça gelişmiş hale gelmiştir. Verilere duyulan güven de bu aşamada oldukça gelişmiştir.
“Çoklu An” (Multi-Moment) olarak bilinen aşama, bu zorlu sürecin son halkasıdır. Günümüzde çok az şirketin bu aşamada olduğu bilinir. Dördüncü aşamada birçok dijital olgunluk kriterinin eksiksiz şekilde yerine getirilmesi beklenir. Reklamlarda, pazarlama modellerindeki ilişkilendirmeyi anlama ve uygulamada, bu hizmetleri yüksek bir hızda verebilme gibi konularda yetkin olunması gerekir. Halihazırda bu seviyeye gelmiş bir işletme, hem teknolojiyi hem de hem de organizasyonu artık çok verimli bir biçimde kullanabilir hale gelmiş demektir. Bu aşamada şirketler için verilere dayalı iç görünün artışı sayesinde verimlilik ciddi ölçüde artar. Hatta verimliliği arttıran pek çok araç ve kanal, etkin bir biçimde yürütülür. Bu kanal ve araçlar, yalnızca pazarlama veya satışla sınırlı kalmaz. Bilişim teknolojileri hizmeti, yaratıcılık, güvenlik ve geliştirme gibi kritik alanlarda da bir karşılık bulur.