İletişim
TR EN

Yaratıcı Düşünce Nedir? Fikirlere İnovatif Bakış Açısıyla Bakmak

Deneyim Odaklı Öğrenin.

Ocak 10,2023 5 dakika okuma süresi

Yaratıcı düşünce; insanın gelişim çizgisinin tam anlamıyla odak noktasında yer alan bir disiplindir. Bu anlamda yaratıcı düşüncenin varlığı, insan yaşamının gelişimini de bütünüyle destekler. Olaylar veya durumlar karşısında ezber bozan bir bakış açısı oluşturabilmek, problemler karşısında yenilikçi çözümler getirebilmek, bu düşünce biçiminin en temel yaklaşımıdır. 

Yaratıcı düşünceyle ilgili toplumda en ciddi yanılgılardan bir tanesi, bu düşünce biçiminin sadece doğuştan gelen özelliklerle ilintili olduğu algısıdır. Oysa inovatif bir bakış açısıyla desteklenmiş yaratıcı düşünce pratiği; esasen bir davranış biçimini ve tekniğini ifade eder. Belli niteliklere sahip insanların elbette inovatif bakış açısına adaptasyon noktasında görece avantajları olsa da bunun yine de herkes için uygulanabilir olduğunu es geçmemeliyiz. 

Bu içeriğimizde; yaratıcı düşüncenin dehlizlerinde dolaşırken inovatif bakış açısına da özel bir parantez açacağız.

YARATICI DÜŞÜNCE NEYİ İFADE EDİYOR?

Sınırları, ucu bucağı olmayan bir düşünce anlayışına elbette herkes sahip olmak ister. Yaratıcı düşünce ya da bir başka deyişle kreatif düşünce olarak ifade edilen bu yaklaşım, yaşamın pek çok alanında karşılık bulur.  Fikir, nesne veya kavramların özne tarafından ilk kez düşünülmesi ve zihinsel anlamda dışavurumu, yaratıcı düşünce biçimini ifade eder. 

Yaratıcı düşünce büyük ölçüde sanatsal ve teknik yaratıcılık olarak açıklanır. Teknik yaratıcılıkta özneler daha çok yeni tezler, fikirler veya teknolojiler oluşturur. Sanatsal yaratıcılıkta ise yetenek görece biraz daha ön plana çıkabilir; fakat bu süreçte de saf yetenek, mutlak suretle teknikle desteklenmeye muhtaçtır. Yaratıcı düşünce konusunda başarılı olmak adına büyük düşünce insanı ya da bir dahi olmanıza gerek yoktur. Tasarım /yaratım süreçlerinde herkes teknik anlamda kreatif düşünceye adapte olabilir. Bu pratiğin oturması, sadece tasarım süreçlerinde değil yaşamın her alanında bir avantaj olarak yanınızda durur. 

Yaratıcı düşünce süreçlerinde daha önce ilişkilenmemiş nesnelerin, düşüncelerin, olayların, durumların ya da kavramların doğru tekniklerle sentezlendiği görülür. Yaratıcı fikirler zaman zaman tesadüfler neticesinde de vücuda gelebilir; ancak genel anlamda sistemli olarak kurgulamış bir sürecin sonunda ortaya çıkan “yeni” fikirler, hem daha yaygındır hem de süreç içinde daha çok güven verir. Dikkat edilmesi gereken en kilit noktalardan bir tanesi kreatif düşüncenin normalde zaten var olan belli nesnelerin ya da düşüncelerin ürünü olduğudur. Bu noktada öznenin, süreç içinde sadece nesneleri, kavramları ya da düşünceleri “keşfetmesi” önemlidir. 

Yaratıcı insanlar ile yaratıcı düşünmekten uzak insanlar arasındaki en temel farklılık, kendini algılama noktasında ortaya çıkar. Kreatif bireyler,  kendilerini yaratıcı olarak görmekten çekinmezler. Yaratıcı düşünme süreçlerinde kendilerini tümüyle özgür bırakmayı seçerler. Yaratıcı düşünme, bir zaman sonra düşünmenin doğal bir parçası haline gelir. Yaratıcı olmayan bireyler ise genellikle bu konularda düşünmeyi tercih etmezler. Daha doğrusu zihinlerindeki potansiyeli kullanarak yeni bakış açıları oluşturma fırsatlarını çoğu zaman farkında bile olmadan teperler.

Makers Consulting olarak, Yaratıcı Düşünce ve İnovatif Zihniyet (Fikirlere İnovatif Bakış), İnovatif Strateji ve Yol Haritası Oluşturma gibi birçok farklı konuda Danışmanlıklar ve workshoplar düzenliyoruz.

Global kurumalarda da düzenlediğimiz Çıktı Odaklı Danışmanlık servislerimizden faydalanmak için bize ulaşın : [email protected]

YARATICI DÜŞÜNMENİN ARTILARI

Yaratıcı düşünme süreçleri öz disiplini zorunlu kılar. Bu disiplini oturtan bireyler, yaratıcı düşünmenin pek çok problemin çözümü olduğunu çok iyi bilir. Yaratıcı düşünme eğilimi göstermek, hayatın her alanında olumlu sonuçlar yaratır; ancak bunun en ciddi avantajlarını iş yaşamında görürsünüz. Özellikle tasarıma, yaratıcı süreçlere, fikre muhtaç iş modellerinde yenilikçi ve etkili çözümler, yaratıcı düşünce sayesinde ortaya çıkarılır. Bu nedenle; yaratıcı fikirlerin oluşum süreçlerinde, inovatif bakış açısına da ayrı bir parantez açmamız gerekir.

Bugünün yeni dünya düzenine bir biçimde entegre olmak isteyen markalar, yenilikçi ve yaratıcı fikirleriyle inovatif bakış açılarıyla fark yaratabilmektedir. Geleneksel düşünce kalıplarının içinde belli bir kısır döngü içinde kalan, yeni stratejiler oluşturamayan markaların ise böyle bir düzen içinde uzun vadeli olarak hemen hemen hiç şansı yoktur. 

İnovatif perspektifte; oluşturulan tüm yaratıcı fikirler, çözümler ya da projeler; müşteri beklentisine ve günün dinamiklerine uygun şekilde oluşturulur. Bu nedenle iş dünyasında bir fikrin sadece yaratıcı olması tek başına yeterli değil, aynı zamanda öncü ve yenilikçi olmalıdır diyebiliriz. Tüm bunları göz önünde bulundurarak yeni planlamaların oluşturulması şarttır. Var olan ihtiyaçların karşılanması ya da temel sorunların çözümü noktasında başvurulan yöntemleri tümüyle “yenilikçi fikirler” üzerine kurmak, inovatif bakışın ana motivasyonudur. 

Yeni fikirlerin böyle bir anlayışın üzerine inşa edilmesi, şirketlerin varlıklarının devamı açısından da anahtar noktadır. Sorunları saptamak, soruna dair çözümler üretmek, gerekli ölçüm ve değerlendirmeler yapmak, inovatif bakışta süreci ifade eder. 

YARATICI DÜŞÜNMEDE İNOVATİF YAKLAŞIMIN ÖNEMİ

İnovatif yaklaşımda bilgi/fikir üretilirken, hayal edilen yaratıcı ve yenilikçi fikirler, aynı zamanda topluma da yarar sağlamaya yöneliktir. Bilginin görece daha kolay ulaşılabilir olduğu günümüzde inovatif düşünce her zamankinden daha büyük bir öneme sahiptir.

Bu anlayışta, sorunların çözümü noktasında geleneksel olandan yana tavır almaktansa öncü, yenilikçi ve cesur bir tutum benimsenir. Bunun için kişilerin ya da markaların değişime olabildiğince açık ve istekli olmaları gerekir. Bugüne dek yapılmayanları yapmak adına hem yaratıcı düşünceye hem de yenlikçi anlayışa ihtiyaç vardır. Yaratıcı fikirlerini inovatif bir yaklaşıma yaslayan şirketler, rakipleriyle çok daha kolay bir şekilde rekabet eder. 

Değişimlere adapte olma eğilimleri, diğer şirketlere kıyasla çok daha yüksek olur. Öte yandan salt kendi gelişimlerine odaklanmazlar, aynı zamanda ekonomik, teknolojik, kültürel ya da sosyal açıdan toplumun doğrudan ya da dolaylı açıdan dönüşümüne katkıda bulunurlar.

İlgili Yazılar