Agile (Çevik) Dönüşümü Yakalayın.
Kurumsal işletmelerin aşmakta en çok zorlandıkları konuların başında, bireylere odaklı olmayan, değişime ve farklı yaklaşımlara her daim açık, inovatif ve Çevik bir şirket kültürünü gerçek anlamda oturtabilmektir. Gerçek anlamda bir Çevik kültür oluşturmak adına, işletme içerisinde liderlerden tüm çalışanlara bu anlayışın sirayet etmesi gerekir. Daha da önemlisi Agile (Çevik) istikrarlı bir şekilde devam ettirilmesi
Çoğu şirket Çevik kültür konusunda belli adımlar atsa da bunu bir adım ötesine taşımakta ve söz konusu kültürü yerleştirmekte güçlük çekebiliyor. Agile kültürünü inşa ederken, bu süreçte mutlak suretle şirketin kendi dinamiklerini, ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmalısınız. Ayrıca bu süreçte işletmenin tamamını ilgilendirecek olan Çevik değerleri odak noktasına yerleştirmek, daha sağlıklı ve hızlı sonuçlar verecektir. Agile kültürünü oluşturmak adına uygulanması gereken diğer noktalara gelin birlikte göz atalım.
Çeviklik, esasen bir işletmenin değişken koşullara kolayca adapte olabilme ya da yeni fırsatları yaratabilmek adına rotasını hızlıca değiştirebilme becerisini ifade eder. Çevik kavramı ile alakalı ilk fikirlerin 1970’li yılların başında ortaya çıktığını görüyoruz. O dönemde Dr. William Royce’un yazılım sistemlerini yönetmeye dayalı makalesi oldukça ses getirmiştir. Burada bir projenin tıpkı montaj aşamasında bulunan bir ürün gibi halkalar halinde geliştirilmesi gerektiğinin altı çizmiştir. Yani bir başka deyişle gelişimin her halkası, bir sonraki kısma başlamadan tamamlanmak zorundadır.
2001 senesinde ise pek çok mühendis bir araya gelerek yeni yaklaşımlar neticesinde yazılım geliştirme konusunda kendilerini nasıl geliştirebileceklerini tartıştılar. Bu tartışmalar neticesinde aynı sene “Çevik Yazılım Projeleri Yönetimi” üzerinden Çevik Manifesto’yu yayınladılar. Tabii sonraki senelerde birbirinden farklı sektörlere ait projelerde de bu metodun uygulandığını söyleyebiliriz.
Agile kültürünü işletme içinde yerleştirmek isteyen liderler, öncelikle Agile metodunu anlamlı kılan temel prensiplere hakim olmak zorundadır. Bu prensiplerden bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz
-Rekabet avantajı adına müşterilerin değişen ihtiyaçları kolayca benimsenmelidir.
-Teslimatın çok hızlı bir şekilde gerçekleşmesi gerekir. Sık bir şekilde çalışan yeni yazılımlar sunulmalıdır.
-Geliştiriciler ve proje çalışanları, en azından proje devam ettiği süre içinde daima bir araya gelmek zorundadır.
-Projelerin devamı, motivasyon konusunda problem yaşamayan kişilerle mümkündür. Bu nedenle proje çalışanlarına ihtiyaç duydukları koşullar temin edilmeli ve gerekli durumlarda her türlü destek sağlanmalıdır.
-Teknik açıdan kusursuzluğa ve iyi proje tasarımına dikkat çekmek, çevikliğin artmasını sağlar.
-Kendi kendine organize olma konusunda yetkinleşen ekiplerin çoğunlukla en iyi sonuçları yaratacağı kabul edilir.
-Sadelik, her koşulda esastır.
Agile, esasen zaman sınırı olan, yinelemeye dayalı ve artımlı bir iş yapma biçimidir. Proje çalışanlarının birbirleri ile olan iletişimi, müşterilerden gelecek geri bildirimler ve her türlü değişime uyum sağlamak, bu yaklaşımın temelini oluşturur. Çevik yaklaşımlar genel olarak müşteri memnuniyetini yükseltir. Ayrıca öngörülebilirlik düzeyi sayesinde çok değerli ürünlerin piyasaya çıkmadan önce olası risklerini azaltır. Ekip içerisinde karşılıklı bir güven ve saygı oluşturan Çevik kültürü, organizasyonel deneyiminizi yoğunlaştırır
.
Bir organizasyonda Agile kültürünün oturması ve çevik becerilerinin gelişmesi zaman içinde gelişim gösterir. Bundan dolayı çeviklik ile alakalı yaklaşımları kendi işletmenize uyarlarken sabırlı olmanızda fayda vardır. Agile Proje Yönetimi, en baştan son ana dek tekrar eden bir döngüyü içinde barındırır. İlk süreçte, projeyi bütün detayları ile ortaya koymaktansa küçük projeciklere ayırmak oldukça doğru bir hamle olacaktır. Bu durum, her zaman yararlı sonuçlarla karşılaşmanıza ve çözümcül refleksler geliştirmenize yardımcı olmaya başlayacaktır. Öğrenip benimsemek ile dönüşmek arasında ciddi bir fark vardır.
Bazı kurumlar çevikliği teorik düzeyde öğrenmekle ya da dönemsel olarak uygulamakla yetiniyor ancak bu kültürü yerleştirebilmek, gerçek anlamda bir dönüşüm çabası ile mümkündür. Neticede kültür denilen kavram, mevcut topluluğun yaptıklarının toplamıdır. Dolayısıyla kültür, “organizasyon seviyesinde” davranış ve duygu değişimlerini kapsamaktadır. Yerleşik ve tutucu organizasyon kültürü, Çevik kültürün yerleşmesinin önünde en ciddi engellerden birisidir. Bu nedenle de insanların düşünme biçimlerine etkileyici bir biçimde hitap etmek, dönüşüm sürecinin temelini oluşturur.
Söz konusu kültürü uygularken Çevik yaklaşımın 4 önemli değeri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu değerleri şu şekilde sıralayabiliriz:
-Disiplinler arası kendini bağımsız şekilde yönetebilen ekiplerle çalışma,
-İşi anlamlı ve ufak parçalara ayırma becerisi,
-Müşteri geri bildirimlerini odak noktaya yerleştirme ve sürece etkin şekilde dahil etme.
-Proje devam ederken her türlü değişikliğe karşı adapte olabilme.
Herhangi bir sabit planı keskin şekilde takip etmektense, geliştirme sürecinde etkin şekilde revizyonlara yanıt vermek önemlidir. Değişikliklere çok hızlı şekilde yanıt vermek, günümüzde bireyler adına son derece değerli bir özellik olarak kabul görmektedir. Sağlıklı ve istikrarlı bir Agile kültürü oluşturmak adına işletmelere düşen bazı temel görevler söz konusudur.
Çevik yaklaşımı şirketin geneline yayma, işletme değerlerini belirleme ve uygulama süreçlerini yakından takip etme, ekip üyelerinin değerlere uyumu noktasında gereken koşulları sağlama, işe alım sürecinden başlamak kaydıyla değerlere olan uyumu denetlemek, çalışanlar özelinde tek tipleşmeye engel olma ve çeşitliliği teşvik etme, bu temel sorumluluklardan sadece bazılarıdır.